Türkiye'nin savunma sanayi vizyonunu sergileyen en önemli etkinliklerden biri olan IDEF 2025, 28 Temmuz itibarıyla sona erdi. İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen etkinlik, bu yıl da hem katılımcı yoğunluğu hem de stratejik önemi açısından dikkat çekici bir başarıya imza attı. Toplamda 9 milyar dolar değerinde sözleşmenin imzalandığı fuarda, sözleşmelerin yüzde 65’i ihracat odaklı gerçekleşti. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, fuarın yalnızca bir ticaret platformu olmadığını, aynı zamanda yerli ve milli savunma sanayi duruşunun küresel arenada yankı bulduğunu ifade etti.
Katılımcı ve ziyaretçi ilgisi rekor seviyede
IDEF 2025, hem yerli hem de yabancı firmaların yoğun ilgisiyle karşılaştı. 1491 firma fuarda yer aldı. Etkinliğe 103 ülke temsilcisi katıldı, 231 resmi heyet ağırlanırken ziyaretçi sayısı 120 binin üzerine çıktı. Bu rakamlar, Türkiye'nin savunma alanında uluslararası düzeyde ne denli cazip bir merkez hâline geldiğini bir kez daha gösterdi.
Fuarda yalnızca ürün tanıtımı değil, iş birlikleri ve stratejik görüşmeler de öne çıktı. Yabancı heyetlerin gösterdiği yoğun ilgi, Türkiye'nin savunma teknolojilerindeki kabiliyetlerinin küresel pazarda nasıl algılandığını ortaya koydu.
9 milyar dolarlık rekor imza
IDEF 2025’in en çarpıcı çıktılarından biri, şüphesiz 9 milyar dolar değerindeki anlaşmalar oldu. 270 farklı imza töreni düzenlenerek bu büyük hacimdeki sözleşmeler resmiyet kazandı.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün’ün verdiği bilgilere göre, bu sözleşmelerin yüzde 65’i doğrudan ihracat amaçlı yapıldı. Bu oran, Türk savunma sanayisinin artık yalnızca iç pazara değil, dış pazara da güçlü bir şekilde açıldığını ortaya koyuyor. İhracat odaklı üretim, sektöre hem ekonomik hem de stratejik anlamda sürdürülebilir bir büyüme potansiyeli kazandırıyor.
Geniş ürün yelpazesi tanıtıldı
IDEF 2025, yeni nesil savunma ürünlerinin tanıtımı açısından da verimli geçti. Fuarda 26 yeni ürün ilk kez tanıtıldı. Bunların yanı sıra 1100’den fazla savunma sanayii ürünü de ilk kez sergilendi. Bu ürünler arasında insansız hava araçları, elektronik harp sistemleri, yeni zırhlı araçlar ve silah sistemleri dikkat çekti.
Bu çeşitlilik, Türk savunma sanayisinin yalnızca belli başlı alanlarda değil, birçok farklı alanda derinleştiğini ve çok yönlü bir üretim gücüne sahip olduğunu kanıtladı. Hem özel sektör hem de devlet destekli girişimlerin ortak üretim modeli, bu başarının arkasındaki temel yapı taşını oluşturuyor.
GAZAP bombası ilk kez tanıtıldı
Milli Savunma Bakanlığı Ar-Ge birimi, Türkiye’nin en güçlü yerli üretim uçak bombası olarak tanımlanan GAZAP’ı IDEF 2025’te ilk kez tanıttı. Bu gelişme, sadece teknolojik bir başarı değil, aynı zamanda Türkiye'nin hava savunmasında dışa bağımlılığı azaltma hedefine doğru atılmış stratejik bir adım olarak değerlendirildi.
GAZAP, yüksek menzil kapasitesi, gelişmiş hedefleme kabiliyeti ve akıllı mühimmat sistemleriyle dikkat çekiyor. Bu tür ileri teknoloji ürünlerinin sahada denenmeye hazır hâle gelmesi, Türkiye'nin caydırıcılığını önemli ölçüde artıracak.
Küresel rekabette Türkiye’nin yeri
IDEF 2025’in sonuçları, Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki konumunu küresel rekabet içerisinde nasıl ileri taşıdığını gösteriyor. Bir fuar aracılığıyla 9 milyar dolarlık sözleşme hacmine ulaşılması, sadece finansal bir başarı değil, aynı zamanda diplomatik bir güç gösterisidir.
Yüzde 65 ihracat oranı, Türk firmalarının artık dünya sahnesinde kabul gördüğünün ve rekabet edebilir teknolojiler ürettiğinin açık göstergesidir. Bu başarıda özellikle özgün tasarımlar, yerli üretim kabiliyeti ve teknoloji transferi stratejileri etkili rol oynuyor.
Stratejik mimari güçleniyor
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Görgün’ün de vurguladığı gibi, IDEF 2025’te atılan imzalar yalnızca ticari kazanımlar olarak değil, aynı zamanda yerli üretim kararlılığının ve stratejik savunma mimarisinin küresel yansıması olarak görülmeli. Türkiye, savunma alanında dışa bağımlılığını azaltma hedefine emin adımlarla ilerliyor.
Bu gelişmeler, sadece bugünün değil, geleceğin güvenliğini inşa etmek adına kritik bir vizyonun parçaları. Savunma sanayi yatırımlarının artması, teknolojik Ar-Ge'nin ön plana çıkması ve uluslararası iş birliklerinin güçlenmesi, Türkiye'nin bölgesel ve küresel konumunu daha da pekiştirecek.