Apple yeni nesil A19 ve A19 Pro çipleri ile iPhone 17 ailesine alışılmışın dışında bir gelişim çizgisi sunuyor. Şirket daha küçük bir alanda daha yüksek performans elde ederek mobil işlemci tasarımında önemli bir eşik aşıyor. Yeni çiplerin fiziksel boyutu A18 serisine göre yüzde on oranında azalmasına rağmen aralarındaki güç farkı hissedilir düzeye ulaşmış durumda. Bu durum Apple ın uzun yıllardır sürdürdüğü çip tasarım becerisinin ne kadar olgunlaştığını net biçimde gösteriyor. A19 serisi daha geniş bir GPU alanı ve daha gelişmiş E core yapısı sayesinde yoğun yük altında bile kararlı bir performans üretiyor. Bu hamle mobil işlemci teknolojisinin yalnızca hız yarışı olmadığını alan kullanımı ile verimlilik arasında kurulan hassas dengeye bağlı olduğunu kanıtlıyor.
Beklentilerin üzerinde sıkıştırma
TSMC tarafından belirtilen üç nanometre N3P sürecinin sunabileceği gerçekçi alan kazancı yüzde dört olarak açıklanmıştı. Fakat Apple bu sınırı aşarak A19 serisinde çok daha etkileyici sonuçlara ulaşmayı başardı. Şirket A19 için yüzde dokuz ve A19 Pro için yüzde on seviyesinde alan tasarrufu elde ederek sektörün beklentisinin üstünde bir mühendislik kararlılığı ortaya koydu. Bu fark çiplerin yalnızca küçülmesi değil aynı zamanda iç düzenin tamamen yeniden ele alınması sayesinde mümkün oldu çünkü Apple bazı birimleri daha verimli konumlara taşıyarak boş alanlar yarattı. Bu yaklaşım üç nanometre sürecinin fiziksel limitlerini daha esnek biçimde kullanma imkanı sundu. Ortaya çıkan sonuç A19 serisinin hem daha kompakt hem de daha güçlü bir yapı kazanması oldu.
Yeni düzen yeni kazanç
Apple çip içi blok yerleşimini yeniden kurgulayarak GPU alanını genişletme ve E core birimlerini büyütme fırsatı yakaladı ve bu sayede işlemci mimarisi daha nefes alan bir düzene kavuştu. Özellikle ISP bölümünde yapılan düzenlemeler ile medya motorunun konumlandırma biçimi önemli oranda iyileştirildi. Bununla birlikte dört megabaytlık SLC cache yapısı korunmasına rağmen kapladığı alan ciddi biçimde azaldı ve bir önceki nesilde bir nokta sıfır sekiz milimetrekare olan alan bir nokta sıfır sekiz seviyesinden bir nokta sıfır sekizden daha düşük bir değere çekildi. Bu küçülme GPU genişlemesine alan açtığı gibi çekirdekler arası veri akışını da daha hızlı bir yapıya dönüştürdü. A19 serisi bu düzenlemelerin toplam etkisi ile gerçek kullanım senaryolarında daha az güç tüketerek daha yüksek hız sunuyor.
Performansın ötesinde bir yaklaşım
A19 ve A19 Pro yalnızca hız artışı sunan çipler değil çünkü Apple bu mimaride alan tasarrufunu performans artışı ile birleştiren bir tasarım ideolojisini ortaya koyuyor. Mobil işlemci dünyasında güç artışı genellikle daha fazla alan gerektiren bir adım olarak değerlendirilirken Apple ters yönde ilerleyerek sektörün alışılmış mantığını zorluyor. Bu yaklaşım iPhone 17 ailesinin yoğun uygulamalarda daha dengeli bir sistem performansı sunmasını sağlıyor. Aynı zamanda ısı yönetimi de daha tutarlı hale geliyor çünkü daha verimli yerleşim sayesinde çip içi sıcaklık dağılımı daha homojen bir yapıya kavuşuyor. Böylece cihaz uzun süreli iş yüklerinde bile kararlı bir hız sunuyor ve bu kararlılık kullanıcı deneyimini doğrudan güçlendiriyor.
Apple üç nanometre sürecinde bu kadar büyük bir fark yaratabildi ise iki nanometre döneminde çok daha iddialı sonuçlar ortaya çıkabilir ve bu ihtimal sektör tarafından yakından takip ediliyor. Şirketin A20 ve A20 Pro serisini iki bin yirmi altıda tanıtması bekleniyor ve bu çipler TSMC nin iki nanometre sürecini temel alacak. Bu geçiş yalnızca hız artışı değil aynı zamanda daha düşük güç tüketimi ve daha yüksek yoğunluk anlamına geldiği için mobil işlemci dünyasında yeni bir rekabet eşiği doğurabilir. Aynı yıl M6 serisinin de duyurulması bekleniyor ve bu işlemcinin yeni tasarlanacak MacBook Pro modellerine güç vereceği konuşuluyor. Tüm bu gelişmeler Apple ın mobil ve masaüstü işlemci alanında aynı anda ivme kazandığını gösteriyor.
Henüz yorum yapılmış haber bulunmuyor