Türkiye otomotiv sektörü hızla dönüşürken tüketicilerin elektrikli araçlara ilgisi hala istenen düzeye ulaşamadı. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu yaptığı açıklamada Türkiye’de elektrikli araç talebinin düşük kalmasının ardındaki nedenleri detaylandırdı. Eroldu’ya göre vatandaşların büyük çoğunluğu hala bu teknolojiyi benimsemekte tereddüt ediyor. Bunun temelinde ise yüksek fiyatlar yetersiz şarj altyapısı ve menzil kaygısı yatıyor. Her ne kadar üreticiler yeni modelleri peş peşe tanıtsa da bu gelişmeler henüz geniş tüketici kitlesine yansımış değil.
Elektrikli araçlara ilgi beklenen seviyede değil
Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de tüketicilerin yalnızca yüzde 17’si elektrikli veya hibrit araç satın almayı düşünüyor. Geriye kalan yüzde 83’lük kesim ise hala içten yanmalı motorlara yöneliyor. Bu oran Türkiye’nin elektrikli dönüşüm hedefleri açısından önemli bir uyarı niteliğinde. Eroldu otomotiv sektörünün dönüşümünün yalnızca üretimle değil tüketicinin benimsemesiyle mümkün olacağını belirtiyor. Ancak mevcut tablo halkın elektrikli araçlara olan yaklaşımında “hazır değiliz” mesajı veriyor.
Türkiye’de elektrikli araç fiyatları hala içten yanmalı araçlara göre oldukça yüksek. Vergi oranları batarya maliyetleri ve döviz kurlarındaki artış bu farkın en önemli nedenleri arasında yer alıyor. OSD Başkanı Eroldu mevcut fiyat politikalarının “kitlelere ulaşmayı zorlaştırdığını” vurguluyor. Örneğin benzer segmentteki bir benzinli otomobilin fiyatı 1 milyon TL civarındayken eşdeğer menzile sahip bir elektrikli modelin fiyatı 17 milyon TL’ye kadar çıkabiliyor. Bu fark elektrikli araçları birçok tüketici için “lüks segmentte” tutmaya devam ediyor.
Şarj altyapısı hala yetersiz
Elektrikli araç talebinin düşük kalmasının bir diğer nedeni ise şarj altyapısına olan güven eksikliği. Türkiye genelinde şarj istasyonu sayısı son yıllarda artsa da hala kullanıcıların beklentilerini tam olarak karşılamıyor. Özellikle uzun yolculuklarda sürücüler şarj istasyonu bulamama korkusuyla menzil kaygısı yaşıyor. OSD verilerine göre ülke genelinde yaklaşık 6.000 hızlı şarj noktası bulunuyor; ancak bu sayı Avrupa ortalamasının oldukça gerisinde. Eroldu’ya göre bu eksiklik giderilmeden elektrikli araç satışlarında kalıcı bir artış beklemek gerçekçi değil.
Türkiye otomotiv endüstrisi 2030 yılına kadar satılan araçların yüzde 35’inin elektrikli olmasını hedefliyor. Ancak şu anki satış grafiği bu hedefin oldukça uzağında. 2024 yılı sonunda satılan her 100 aracın yalnızca 6’sı elektrikliydi. Eroldu bu farkın kapanması için devlet desteğinin önemine dikkat çekiyor. Vergi teşvikleri yerli batarya üretimi ve daha yaygın şarj altyapısı yatırımları yapılmadığı sürece elektrikli araçların “niş bir pazar” olmaktan çıkamayacağı görüşünde.
Devlet teşvikleri ve özel sektör yatırımları kilit rol oynayacak
Eroldu hükümetin elektrikli araçlara özel vergi indirimleri ve batarya teşvikleriyle piyasayı canlandırabileceğini belirtiyor. Aynı zamanda özel sektörün de şarj istasyonu yatırımlarını hızlandırması gerektiğini ifade ediyor. Özellikle yerli batarya üretimi ve yerli şarj teknolojileri konusundaki girişimlerin artması Türkiye’yi bölgesel bir elektrikli araç merkezi haline getirebilir. Ancak mevcut koşullarda birçok sürücü hala menzil ve maliyet endişesiyle geleneksel motorlara yöneliyor.
Türkiye’de elektrikli araçlara olan talep küresel trendlerle paralel ilerlemiyor. Fiyat farkı altyapı eksiklikleri ve tüketici alışkanlıkları geçiş sürecini yavaşlatıyor. OSD Başkanı Eroldu’ya göre otomotiv sektörü üretim tarafında büyük bir dönüşüm geçirse de tüketici tarafında aynı hız yakalanmadı. Türkiye’nin elektrikli araç hedeflerine ulaşabilmesi için altyapı teşvik ve farkındalık yatırımlarının eş zamanlı yürütülmesi gerekiyor. Aksi halde elektrikli dönüşüm uzun bir yolculuk olmaya devam edecek.
Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yap!
