Elektrikli araçların geleceğin tek yönü olduğu uzun yıllar boyunca sıkça dile getirildi. Ancak son araştırmalar, bu öngörünün şimdilik pek de gerçeğe dönüşmediğini gösteriyor. EY’nin hazırladığı Mobilite Tüketici Endeksi’ne göre dünya genelinde sürücüler, elektrikli araçlara olan ilgilerini belirgin biçimde azaltıyor ve yeniden içten yanmalı motorlara yöneliyor. Politik belirsizlik, teşviklerin gerilemesi ve şarj altyapısındaki eksikler tüketicilerin kararlarını yeniden şekillendiriyor. Bu değişim, otomotiv sektöründe uzun zamandır görülmeyen ölçekte bir geri dönüş hareketi yaratmış durumda.
Araştırmanın en dikkat çekici bulgusu tüketicilerin %50’sinin önümüzdeki iki yıl içinde içten yanmalı motorlu bir araç satın almak istediğini söylemesi. Bu oran geçen yıl yalnızca %37 seviyesindeydi. Yani bir yıl içinde içten yanmalı motorlara yönelim yüzde 13 arttı. Bu artışa katkıda bulunan sürücülerin büyük bölümü daha önce elektrikli araç almayı düşünen kişilerden oluşuyor. Bu da eğilimin geçici bir heves değil, tüketici beklentilerinde gerçek bir değişim olduğu anlamına geliyor. Elektrikli araçlara olan talep ise %14’e gerileyerek son yılların en düşük düzeyine indi. Hibrit araçlara olan ilgi bile küresel ölçekte bir miktar düşüş göstermiş durumda.
Avrupa ve ABD’de tablo benzer
Bu dönüş yalnızca ABD’de değil Avrupa’da da belirgin şekilde hissediliyor. Avrupa’da içten yanmalı motor satın alma niyeti elektrikli araçlara göre 11 puan artmış durumda. Bunun temel nedeni, politikaların sürekli değişmesi ve devlet teşviklerinin giderek zayıflaması. ABD’nin vergi avantajlarını geri çekmesi, Avrupa Birliği’nin çevresel zorunluluklarda esneklik sinyali vermesi ve Çin dışındaki birçok ülkede şarj altyapısının yeterince hızlı gelişmemesi tüketicileri tereddütte bırakıyor. EY’nin küresel mobilite lideri Constantin M. Gall, bu durumu “Tamamen elektrikli gelecek fikrinden daha çeşitli bir mobilite anlayışına geçiş” olarak yorumluyor.

Elektrikli araçların temel problemleri tüketiciyi hala endişelendiriyor
Siyasi faktörlerin ötesinde elektrikli araç deneyimiyle ilgili bazı pratik sorunlar sürücülerin kararını doğrudan etkiliyor. Araştırmaya göre tüketicilerin %29’u hala menzil kaygısından şikayetçi. Günümüzde 600 km üzeri menzil sunan çok sayıda elektrikli araç olsa da, özellikle soğuk havalarda menzilin düşmesi ve uzun yolda sürekli şarj planlama ihtiyacı tüketicileri rahatsız ediyor. Katılımcıların %28’i şarj istasyonlarının yaygın olmamasını, bir diğer %28’i ise pil değişim maliyetlerini en büyük sorun olarak görüyor. Her ne kadar modern bataryaların ömrü beklenenden daha uzun olsa da, garanti süresi bitiminden sonra yaşanabilecek yüksek maliyet ihtimali tüketicileri temkinli yapıyor.
Otonom sürüşe güven hala zayıf
Araştırma yalnızca motor tercihlerindeki değişimi değil otonom sürüş konusundaki tereddütleri de ortaya koyuyor. Tüketicilerin sadece %26’sı seviye 3 ve üzeri otonom sürüş sistemlerine güven duyduğunu söylüyor. Büyük çoğunluk (%60), teknoloji arızaları, potansiyel kazalar ve yüksek maliyetler nedeniyle daha düşük seviyede otomasyon istiyor. Bu sonuçlar, tamamen otonom araçların günlük yaşama entegrasyonunun beklenenden daha uzun süreceği anlamına geliyor. Birçok kişi için elektrikli araçların yaygınlaşmasından daha zor olan şey, direksiyon kontrolünü bir yapay zekaya emanet etmek gibi görünüyor.
EY’nin raporu elektrikli araçların geleceğine dair genel iyimserliğin kısa vadede sarsıldığını gösteriyor. Şarj altyapısı tam olarak oturmadıkça, devlet teşvikleri stabil hale gelmedikçe ve fiyatlar makul seviyelere düşmedikçe tüketicilerin elektrikliye geçişi ertelemesi şaşırtıcı değil. İçten yanmalı motorların hala güçlü bir konuma sahip olmasının nedeni yalnızca alışkanlıklar değil, aynı zamanda tüketicilerin ekonomik gerçeklerle daha uyumlu kararlar vermesi. Bu tablo, otomotiv sektörünün önümüzdeki yıllarda hibrit, elektrikli ve içten yanmalı teknolojileri aynı anda barındıran çok yönlü bir geçiş dönemine gireceğini gösteriyor.
Henüz yorum yapılmış haber bulunmuyor